

Yeşilçam’ın unutulmaz jönlerini ve güzeller güzeli kadın starlarını herkes bilir. Çünkü onlar Türk sinema tarihine adlarını altın harflerle yazdırıp uzun yıllar boyu Türk insanının aşklarını, umutlarını, umutsuzluklarını dile getirmişler, gönüllerde taht kurmuşlardır. Bir de baş rol oyuncusu olmadıkları halde, oynadıkları tiplerle özdeşleşip çok sevilen oyuncular vardır ki; onların yeri bir başkadır. O tipler olarak öyle çok sevilip benimsenmişlerdir ki; çoğu kez gerçek isimlerinden önce karakter isimleri gelmiştir akıllara.
5 Nisan 1925 yılında İstanbul’da doğdu. Çocukluk yıllarında tiyatroya ilgi duydu. Okul piyeslerinde rol aldı, tiyatroya Cağaloğlu Halk Evi’nde başladı.İstanbul Erkek Lisesi mezunudur.
1946 yılında Günahsızlar adlı film ile sinemaya adım attı. Sinemada, Nejat Saydam’in yönettiği başrollerinde Ayhan Işık ve Belgin Doruk ile birlikte yer aldığı Küçük Hanımefendi serisi ile dikkat çekti ve seyicinin beğenisini topladı.
Bir çok bölümü olan Turist Ömer ve Ofsayt Osman serileri ile sinema kariyerinde zirveye ulaştı.
Sadri Alışık, sinema kariyerinin yanında; bir dönem 45’lik plaklar doldurmuş ve gazinolarda çalışmış, ağırlıklı olarak İstanbul için yazdığı şiirlerinin toplandığı bir şiir kitabı yayımlamış ve yağlı boya ve kara kalem tablolara da imza atmıştır.
18 Mart 1995 tarihinde İstanbul’da ölen sanatçının anısına, eşi Çolpan İlhan tarafından kurulan Sadri Alışık Kültür Merkezi`nce her yıl Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri verilmektedir.
Televizyonda “Gülünüz Güldürünüz” adlı yarışma programını hazırladı ve sundu. Bu yarışma sayesinde birçok kişi sahne ve sinema dünyasına adım attı. Çeşitli tv dizilerinde rol aldı. Politik güldürü tarzında çeşitli 45’lik plaklar yaptı. Bir de özeleştirisini yaptığı “Yeşilçam’ı Benden Sorun” adlı kitabı yayımlandı.
Dört kez evlendi. Ses sanatçısı Seren Serengil, Öztürk Serengil’in kızıdır.
Beyin ödemi sebebiyle iki kez ameliyat oldu. Geçirdiği felç nedeniyle ömrünün son bir yılında yürüyemez, konuşma merkezi hasar gördüğü için de son günlerinde konuşamaz olmuştu. Solunum durması sonucu 11 Ocak 1999 tarihinde İstanbul-Kozyatağı’ndaki evinde 69 yaşında öldü.
Serengil, Türkçe’ye soktuğu kelimelerle büyük tartışmalara yol açtı. Bazıları tarafından eleştirilen bu kelimeleri halk benimsemişti. Değişik, kendine has vurgulamalarıyla söylediği “yeşşe”, “kelaj” gibi yeni deyişleri Türk argosuna soktu. Şen şakrak sesiyle “yeşşe” diyerek halkın gönlünde taht kurmuştu. Bu “yeşşe” kelimesi o kadar meşhur olmuştu ki İsmet İnönü bile bir olay karşısında kendini tutamayıp “yeşşe” deyivermişti. Bu durum onun her kesimden insana hitap eden bir sanatçı olduğunu gösteriyordu.
Türk sinema tarihinin kilometre taşlarından, genellikle Türk sinemasında “sabun köpüğü” şeklinde anılan “salon” filmlerinde, yardımcı kadın oyuncu olarak, “kötü kadın” rollerine çıkan sanatçı, ilk filmini 1953 yılında çevirdi. 200’e yakın filmde rol aldı. 28 Eylül 1976`dan beri tedavi görmekte olduğu hastanede, 21 Ekim 1976 yılında kalp ve solunum yetmezliğinden İstanbul`da 74 yaşındayken öldü.